Orhan Pamuk'un "Kar" romanı, modern Türkiye'de laiklik ile İslami köktencilik arasındaki derin ve çetrefilli çatışmanın, bireysel kimlik arayışları, inanç sistemleri ve ülkenin siyasi gerçeklikleri üzerindeki yıkıcı etkisini ele alan merkezi bir temaya sahiptir. Roman, Doğu ile Batı, geleneksel ile modern değerler arasında sıkışıp kalmış bir ülkenin bu varoluşsal gerilimini, sürgün şair Ka'nın Kars'taki deneyimleri üzerinden aktarır. Bu izole şehir atmosferinde kimlik krizi, siyasi şiddetin doğası, sanatın hakikatle ilişkisi ve umutsuzluk gibi temalar yoğun bir biçimde işlenir. Aralıksız yağan kar ise tüm bu karmaşık ilişkileri, arayışları ve toplumsal kutuplaşmaları hem belirginleştiren hem de örtbas eden güçlü bir metafor olarak öne çıkar.