Ketojenik (keto) diyet, karbonhidrat alımını büyük ölçüde kısıtlayıp yağ alımını artırarak vücudu ketozis adı verilen metabolik bir duruma sokmayı amaçlayan düşük karbonhidratlı, yüksek yağlı bir diyettir. Bu durumda vücut enerji için glikoz yerine yağları yakmaya başlar ve keton cisimcikleri üretir.
Keto diyeti, genellikle hızlı kilo kaybına yol açar. Bu durum, su kaybı, iştahın azalması (keton cisimciklerinin etkisiyle) ve yağ yakımının artması gibi faktörlerden kaynaklanır. Yüksek protein ve yağ içeriği tokluk hissini artırabilir.
Karbonhidrat alımının ciddi şekilde kısıtlanması, kan şekeri seviyelerinde belirgin düşüşlere ve insülin duyarlılığında iyileşmeye yol açabilir. Bu durum, özellikle Tip 2 diyabetli kişiler için faydalı olabilir ve bazı durumlarda ilaç ihtiyacını azaltabilir.
Ketojenik diyet, özellikle çocuklarda ilaca dirençli epilepsi vakalarının tedavisinde onlarca yıldır kullanılan, kanıtlanmış bir yöntemdir. Keton cisimciklerinin beyindeki nöronal aktiviteyi stabilize ettiği düşünülmektedir.
Alzheimer, Parkinson ve diğer nörodejeneratif hastalıklar üzerindeki etkileri konusunda araştırmalar devam etmektedir. Keto diyetinin beyin sağlığını iyileştirerek enerji metabolizmasını optimize edebileceği ve nöroprotektif etkiler gösterebileceği düşünülmektedir.
Yüksek yağ ve protein içeriği, tokluk hissini artırarak öğünler arasında daha az acıkmaya ve kalori alımını doğal olarak azaltmaya yardımcı olabilir.
Bazı kişilerde, özellikle trigliserit seviyelerinde düşüş ve HDL (iyi kolesterol) seviyelerinde artış görülebilir. Ancak LDL (kötü kolesterol) seviyeleri kişiden kişiye değişebilir.
Diyetin başlangıcında, vücut karbonhidrattan yağa geçiş yaparken yorgunluk, baş ağrısı, mide bulantısı, kas krampları, baş dönmesi ve irritabilite gibi belirtiler yaşanabilir. Bu duruma "keto gribi" denir ve genellikle birkaç gün veya hafta içinde geçer.
Birçok meyve, sebze, tam tahıl ve baklagil karbonhidrat içerdiği için kısıtlanır. Bu durum, lif, B vitaminleri, magnezyum, potasyum ve diğer mikro besin maddeleri açısından eksiklik riskini artırabilir.
Lif alımının azalması kabızlığa yol açabilir. Bazı kişilerde ise ishal görülebilir.
Yüksek protein ve düşük karbonhidrat alımı, idrardaki kalsiyum ve ürik asit seviyelerini artırarak böbrek taşı oluşumu riskini yükseltebilir.
Keto diyetinin karaciğer üzerinde uzun vadeli etkileri tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak yüksek yağ alımı, karaciğerde yağ birikimi olan kişiler için risk oluşturabilir.
Uzun vadeli ketojenik diyet uygulamasının kemik yoğunluğu üzerindeki etkileri konusunda farklı görüşler bulunmaktadır ve bazı araştırmalar olumsuz etkilere işaret etmektedir.
Diyet, birçok geleneksel yiyeceği kısıtladığı için sosyal ortamlarda uygulanması zor olabilir ve uzun vadede sürdürmesi güçtür. Bu durum, diyetten vazgeçildiğinde hızlı kilo alımına yol açabilir.
Hamile veya emziren kadınlar, Tip 1 diyabetliler, pankreatit, karaciğer yetmezliği, yağ metabolizması bozuklukları veya karnitin eksikliği olan kişiler için ketojenik diyet uygun veya güvenli değildir. Herhangi bir diyete başlamadan önce mutlaka bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.