Lozan Barış Antlaşması'nın Temel Hükümleri ve Tarihsel Değerlendirmesi

Lozan Barış Antlaşması, I. Dünya Savaşı'nın ardından Sevr Antlaşması'nı geçersiz kılarak yeni Türk Devleti'nin uluslararası sistemdeki yerini tescil eden ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını resmen onaylayan temel bir diplomatik belgedir. Bu antlaşma, Türk Kurtuluş Savaşı'nın diplomatik zaferi olarak tarihe geçmiştir. Antlaşmanın öne çıkan maddeleri, Türkiye'nin egemenlik hakları ve bölgesel statüsü açısından büyük önem taşımaktadır:

I. Sınırların Tespiti

II. Kapitülasyonların Kaldırılması

Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras kalan ve yabancılara ekonomik, adli, idari ve kültürel alanlarda geniş ayrıcalıklar tanıyan kapitülasyonlar, Lozan'da kesin ve koşulsuz olarak kaldırılmıştır. Bu madde, Türkiye'nin tam bağımsızlığını ve ekonomik egemenliğini perçinleyen, yeni devletin uluslararası hukuk önünde eşit statüye kavuşmasını sağlayan en kritik diplomatik başarılarından biri olarak kabul edilmektedir.

III. Boğazlar Meselesi

Çanakkale ve İstanbul Boğazları'nın uluslararası deniz trafiğine açık kalması ilkesi kabul edilmiştir. Ancak, Boğazların yönetimi bağımsız bir uluslararası komisyonun denetimine bırakılmış ve Boğazların her iki yakasının askerden arındırılması şart koşulmuştur. Bu düzenleme, Türkiye'nin Boğazlar üzerindeki tam egemenliğini belirli ölçüde kısıtlamış, ancak bu durum daha sonra 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye lehine değiştirilerek tam egemenlik sağlanmıştır.

IV. Azınlıkların Statüsü

Türkiye'de yaşayan gayrimüslim topluluklar (Rumlar, Ermeniler, Yahudiler vb.), Türk vatandaşı olarak kabul edilmiş ve yasal olarak Müslüman vatandaşlarla eşit haklara sahip kılınmıştır. Ayrıca, antlaşma kapsamında Türkiye ile Yunanistan arasında kapsamlı bir "Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi" kararı alınmıştır. Buna göre, Batı Trakya'daki Türkler ile İstanbul'daki Rumlar hariç tutularak, iki ülkedeki diğer azınlıklar karşılıklı olarak yer değiştirmiştir. Bu madde, homojen bir ulus devlet yaratma sürecinin önemli bir adımı olmuştur.

V. Osmanlı Borçları

Osmanlı İmparatorluğu'ndan kalan dış borçlar, imparatorluktan ayrılan devletler ile Türkiye Cumhuriyeti arasında adil bir şekilde paylaştırılmıştır. Türkiye'nin payına düşen borçların taksitler halinde ödenmesi kabul edilmiştir. Bu, yeni devletin mali yükümlülüklerini devralışının ve uluslararası mali sistemle entegrasyonunun bir göstergesiydi.

VI. Savaş Tazminatları

Yunanistan, I. Dünya Savaşı ve özellikle Kurtuluş Savaşı döneminde Anadolu'da neden olduğu yıkımlar nedeniyle Türkiye'ye savaş tazminatı ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu tazminat, nakit ödeme yerine, diplomatik bir jest olarak Karaağaç ve çevresinin Türkiye'ye bırakılması şeklinde gerçekleşmiştir.

VII. Yabancı Okullar ve Patrikhane